|
||
![]() |
AVM AÇIK OKUL KAPALI | |
Cengiz Doğan | ||
Milli Eğitim Bakanlığı daha önce 31 Ağustos’ta başlayacağını duyurduğu yeni eğitim ve öğretim yılının uzaktan eğitim olarak güncelledi. Bakanlık bu kararı Bilim Kurulu tavsiyesi sonrası aldığını açıkladı. Buraya kadar her şey normal görünebilir. Ancak düşündüğünüzde aslında yanlış bir planlama olduğunu görmek mümkün. Eğitim sistemimiz kamu ve özel olarak iki ayrı koldan yürütülüyor. Bakanlık tüm okulların Kovid 19 tedbirlerine göre hazırlık yapması gerektiğini daha önce yayınladığı genelgeyle duyurdu. Hem kamu okulları hem özel okullar bu genelgeye göre başta sınıf düzeni olmak üzere fiziki eğitimin yapılabilmesi için genelgede yer alan tüm maddeleri yerine getirdi. Hem kamuya hem özel okullara ek maliyet getiren bu durum çocuklar ve öğretmenleri virüse karşı korumak içindi. Bazı okullar tek sıra sistemini uyguladı, bazı okullar sıraları şeffaf PVC ile ayırarak öğrencilerin birbiriyle temas etmesinin önüne geçmek için hazırlık yaptı. Kamu okulları 31 Ağustos’ta açılacaktı, özel okullar geçtiğimiz yıl okulların mart ayında kapatılması nedeniyle telafi eğitimi vermek için 17 Ağustos tarihini verdi. Onlar da sınıflar, koridorlar, yemekhaneler başta olmak üzere tüm hazırlıklarını buna göre yaptı. Ancak son dakikada Milli Eğitim Bakanlığı okulların daha önce açıklanan 31 Ağustos’ta fiziki eğitime başlamayacağını duyurdu. Bakanlık fiziki eğitim için kesin olmamakla birlikte 27 Eylül tarihini gösterdi. Okulların fiziki eğitim yerine uzaktan eğitimle açılmasına gerekçe Kovid 19 virüs tehlikesi olarak gösterildi. Virüse karşı çocuklarımızı ve eğitimcilerimizi korumak elbette çok önemli ancak tedbirin sadece okullara yönelik olması tehlikenin yalnızca okullarda mı kol gezdiği sorusunu getiriyor insanın aklına. Öyle ya virüs tehlikesi mesela AVM’lerde hiç mi yok. Kafe ve restoranlar başta olmak üzere insanların toplu olarak bulunduğu yerlerde bulaşmıyor mu. İnsanların birebir yakın temas içinde olduğu halı sahaları bile açmışken okulların açılmasını ertelemek ne kadar mantıklı? Eğitim için bir günün bile önemli olduğunu düşünürsek bir yılın kayıp gitmesi ne kadar mantıklı? İşin eğitim boyutu ilk sırada olmakla birlikte işin bir de ekonomik boyutu var. AVM’lerin iş yapabilmesi için açık olmasına izin verilirken bu işe milyon liralık yatırım yapan özel okulların yaşayacağı darboğaz devamında kargaşaya yol açmayacak mı? Geçtiğimiz yıl 1 milyon 400 bin olan özel okullara kayıt bu yıl 700 bine düşmüş durumda. Hiçbir veliyi suçlayamazsınız. Belirsizliğin olduğu yerde haklı olarak kimse özel okula çocuğunu kayıt yaptırmıyor. Düşünce basit; “Madem uzaktan eğitim olacak, devlet okuluna yazdırırım EBA üzerinden eğitimini alır” Ekonominin böylesine kırılgan olduğu ülkemizde bu düşüncesinden ötürü kimse velileri suçlayamaz. Bazı veliler de bu durumu fırsata çevirme peşinde. Onlar da okulların belirlediği fiyatın yarısını ödeme pazarlığı yapıyor. Böylece çocuğunu özel okulda ama ucuz okutma sevdasında. Pandemi döneminde kısa çalışma ödeneği alanlar bilir; yarı maaşla hayat standardınızı daha önceki seviyede devam ettirme şansınız var mı, yok. Bu veliler aslında küçük hesap peşinde koşarak çocuklarının alacağı eğitimin kalitesinden vazgeçtiklerinin farkında değil. Geçtiğimiz yıl daha pandemi riski ortada yokken bir özel okulun yaşadığı maddi sorunlar nedeniyle çocukların ve velilerin düştüğü sıkıntıyı hatırlayın. Süreç böyle devam ederse birçok özel okulun düşeceği maddi sıkıntıyı da hesaba katmalısınız. Kimse ‘özel okulları neden savunuyorsun’ teziyle gelmesin. Eğitimi ben özelleştirmedim. Ancak özel okulların eğitimde üstlendiği rol kimse tarafından küçümsenemez. Maddi olarak darboğaza giren özel okullarda okuyan çocuklar nerede eğitime devam edecek, devlet okulunda. Devlet okullarının sınıf mevcudiyeti zaten 30’un üzerinde Bir de yeni öğrenciler geldiğinde 80-90’lı yıllardaki düzene geri mi dönülecek? 60 Kişilik sınıflarda mı okuyacak çocuklar ya da sabahçı öğlenci sistemine geri mi dönülecek? Pandemi riski hayatın her alanında var, turizmde kısıtlamaya gitmezken, hizmet sektöründe herhangi bir kısıtlamaya gitmezken kısaca eğitim dışında hiçbir alanda kısıtlama yokken riskin sadece okullarda olduğu algısını vermek ne kadar doğru? Bence yanlış, bütün yaz boyu hayatın her alanında yaşanan rehavet nedeniyle yeniden beliren riskin faturasının çocukların eğitimini sekteye uğratması en azından haksızlık. Okulları kapatmıyoruz ‘Uzaktan eğitim veriyoruz kardeşim’ denilebilir, mantık olarak doğrudur da. Ancak YKS sınavına şöyle bir göz atarsak matematikten tek konudan sorumlu olmalarına karşın yüzlerce öğrencinin sıfır çekmesi somut veri olarak bunun yanlış olduğunun göstergesi. Uzaktan vereceğiniz eğitim le teori olarak bilgiyi verir ancak öğrenciyi sınama şansını yakalayamazsınız. Her öğrenciyi anladı kabul eder ve bir sonraki konuya geçersiniz. Bu da çocukların girecekleri ilk önemli sınavda başarısız olmalarına yol açar. Özetle çocukların geçtiğimiz dönem yarım yılı, bu yıl böyle devam ederse bir yılı kayıp olacak. Pandemi riski varsa bu eğitimle sınırlı kalmamalı, tüm sektörleri kapsamalı. Okula gitmeyen çocuk ailesiyle birlikte AVM’ye gidebilecek. Okula gitmeyen çocuk düğüne gidebilecek, okula gitmeyen genç kafede arkadaşlarıyla yan masada hiç tanımadığı insanlarla temas halinde olabilecek. Tüm bunlar olurken risk sadece okula giderken olacak, en azından bana mantıklı gelmiyor.
|
||
Etiketler: AVM, AÇIK, OKUL, KAPALI, |