Koronavirüs dünyayı bilmem ama bizde birçok şeyi gün yüzüne çıkardı. Örneğin bu süreçte devlet adamlığının nasıl olması gerektiğini gördük. Şeffaf bilgi verildiğinde siyasi düşünce ayrımı yapmaksızın tüm kutuplaştırma çabalarına rağmen halkın nasıl destek verdiğini gördük. Muhabirlerin yönlendirme sorularına rağmen gaza gelmeyen sadece bilimin ışığında konuşan ve siyaseti ikinci plana iten bir Sağlık Bakanını gördük bu süreçte. CHP denilmeden de açıklama yapılabileceğini gördük…
Halkın üzerinde ‘aç kalma’ korkusunun hastalık korkusundan fazla olduğunu gördük. Sokağa çıkma yasağının ilk uygulamasında saat 22.00’de sosyal mesafe uyarılarını unutarak marketlerde birbirlerini ezen, fırın önlerinde kavga eden insanları gördük.
Organizasyon konusunda çok da iyi olmadığımızı gördük. Özellikle maske dağıtımı konusunda yaşanan ve nasıl dağıtılacağı farklı günlerde farklı şekillerde açıklanan maskelere ne yazık ki hala insanların bir bölümü ulaşamadı.
Yerel yönetimlerin birçoğunun hayatın normal sürecinde nasıl makyaj yaptığını gördük. Birçok uygulamanın ve söylemin aslında göz boyamaktan başka bir işe yaramadığını gördük. En küçük sıkıntıda yerel yönetimlerin kendilerini hizmetine talip ettikleri insanlardan öncelediğini gördük.
Hizmetleri nasıl aksattırdıklarını gördük, emlak vergisini almak için hesap numarası veren belediyelerin aynı titizliği çöp toplama başta olmak üzere diğer sorumluluk alanlarında yerine getirmekten nasıl kaçındığını gördük. Muhtarların virüs konusundaki çığlığına nasıl sessiz kaldıklarını gördük. Vatandaşa karşı olmayan duyarlılığın kendi personeline karşı nasıl uyguladıklarını gördük. Vatandaşın bazıları maske bulamazken maskenin yanı sıra yüz siperliği ile dolaşan personel gördük.
Sadece belediyeyi yönetenlerin değil, belediyede çalışanların da aynı mantıkta olduğunu gördük. Yerel yönetimlerin bir hizmet kurumu olduğunu unutan ve gönüllülük esasına göre çalıştığını düşünen personeller gördük.
Sağlık çalışanlarının özverisine karşı yerel yönetimlerde çalışanların özverisizliğini gördük. Bankamatik memuru söyleminin bir benzerini gördük.
Gerçekten halkı için çalışan belediyeleri ya da insanları tenzih ediyoruz elbette ancak yerel yönetimlerin kargo şirketleri kadar bile organize olamadıklarını gördük.
Sokağa çıkmak yasak, bu süreçte insanların beklenmedik acil ihtiyaçları olabilir. Söz konusu evinde musluğu patlayan, elektriği arıza yapan olabilir. Bunun için yerel yönetimlerin geçici çözüm bulması gerekmez miydi? Bulunmadığını gördük.
‘Bizim görevimiz değil’ deyip sonrasında kerhen bir iki dezenfekte çalışmasıyla PİAR yapıldığını gördük ama insanların doğabilecek ihtiyaçlarına karşı hiçbir belediyenin ya da kamu kurumunun önlem almadığını gördük.
Sokağa çıkma yasağında nöbetçi oto lastik tamircisi düşünülürken evde yaşanabilecek ihtiyaçlara karşı hiçbir önlemin hiç kimse tarafından alınmadığını gördük kısacası.
Birçok kamu çalışanının o meşhur ‘gözlerimi kaparım vazifemi yaparım’ sözünü ‘gözlerimi kaparım maaşımı alırım’ şeklinde değiştirdiğini gördük.
|