|
||
![]() |
SONUNU GETİREMEDİK | |
Cengiz Doğan | ||
Çin’de ilk vakanın görüldüğü aralık ayından itibaren koronavirüse karşı Türkiye çok iyi refleks gösterdi. Önce Çin’le ardından virüsün görüldüğü diğer ülkelerle uçuşlar durduruldu. Dünyanın pek çok ülkesindeki Türk vatandaşları THY tarafından ülkemize getirildi. Türkiye ardından sınırlarını kapattı. Virüsün gelmesini dört ay erteledi. Bu dört ay içinde de özellikle Sağlık bakanlığı çok iyi önlemler aldı. İlk vakanın görüldüğü 11 Mart’tan sonra da Bilim Kurulu oluşturuldu ve kurulun tavsiyesi iye hükümet tarafından birçok adım atıldı. Okulların eğitime ara vermesi, camilerin toplu ibadete kapatılması, birçok işletmenin faaliyetlerinin durdurulması bu tedbirlerden bazılarıydı. Dünya tanımadığı ve henüz ilacının da olmadığı bir virüsle karşı karşıyaydı. Ülke genelinde adeta bir seferberlik ilan edildi. 65 yaş üstü, 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı getirildi. Zorunlu olmadıkça vatandaşların dışarı çıkmaması istendi. Birçok kurum ve kuruluşta uzaktan çalışma sistemine geçildi. Hafta sonları virüsün yoğun olarak görüldüğü illerde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Virüsün yayılmasını önlemek için milli ve dini bayramlarda da bu sokağa çıkma yasağı uygulaması devam etti. Sağlık çalışanlarının özverisi, vefa destek grubu gönüllülerinin seferberlik anlayışı içerisinde bu süreç 1 Haziran’a kadar çok iyi getirildi. Sağlık bakanı her akşam televizyonlardan canlı yayınla tablo hakkında bilgi verdi ve kafalarda soru işareti oluşmasını engelledi. Ekonomik anlamda da çeşitli adımlar atıldı. İçişleri Bakanlığı 81 valiliğine gönderdiği genelge ile virüsün yayılmaması için tedbirleri sıraladı ve taviz verilmemesini istedi. Buraya kadar her şey güzeldi, dünya ile kıyaslandığında ülkemizin virüsle mücadeledeki başarısı hemen herkes tarafından taktir de edildi. Öyle ki birçok batı ülkesinde ölüm rakamlarına baktığımızda 40-50 bin rakamlarını gördük ülkemizde ise bu rakam şu ana kadar 5 binin altında. Bu hakikaten başarıydı Yeniden normalleşme adı verilen süreç sonrası yaşanan manzara ise ’ne değişti’ sorusunu sorduruyor insana. Kapatılan işletmelerin tamamı açıldı, insanlar sosyal mesafe kurallarını hiçe saydı, yaya trafiği 11 Mart öncesini aratmadı, camiler toplu ibadete açıldı, okulların 15 Ağustos’ta yeniden açılacağı açıklandı. İşletmelerdeki idari izinler kaldırıldı. Çalışan 65 yaş üstü için de sokağa çıkma yasağı uygulaması kaldırıldı. Şimdi 17 yaş ve altı ile 65 yaş üstü çalışmayan ve kronik rahatsızlığı olanlar kaldı evde. Ancak bu evlerde diğer aile bireyleri sokakta normal yaşamını sürdürmeye başladı. Bunların dışarıdan virüs getirme ihtimali hesaba kapatılmadı. Şehirlerarası seyahat yasağının kaldırılmasıyla birlikte insanlar tatil yerlerine akın etmeye başladı. 1 Haziran’a kadar alınan tüm önlemler birden rafa kaldırıldı. Hastalık ülkemizde sıfırlandı mı; hayır Hastalığın aşısı ya da kesin tedavisi bulundu mu; hayır Bugüne kadar virüse yakalanmayan insanların bundan sonra yakalanmama garantisi var mı; hayır Virüsü yenen insanların bir daha yakalanmama durumu söz konusu mu; yine hayır Sadece vaka sayısı düştü diye üç aydır ülkece yapılan fedakarlığın bir çırpıda ortadan kaldırılması çok da doğru olmadı. Sokakta görüyorum insanlar yeniden tokalaşmaya başladı, yakın mesafede bile maske burunda değil çenenin altında, kafelerde iki masa arasında mesafe tamam ancak aynı masada belirtilen mesafe uygulaması hak getire. Lokanta ve restoranlar için de aynı durum söz konusu. Sağlık çalışanlarının bu kadar çabasının boşa gitmesi onlara da büyük haksızlık değil mi? İnsanların üç ay evde kapalı kaldıktan sonra yeniden bir üç ay daha evde kapalı kalmaları riski ne kadar doğru. Salgının yayılmayacağının garantisi yok, üstelik insanlarda bir rehavet ve eskisine göre daha fazla sokağa çıkma isteği var. ‘nerde kalmıştık’ dercesine bu istek. İki ay sonra okullar açılacak. Sınıf mevcudiyetini nasıl azaltacaksınız? Sabahçı öğlenci yapsanız bile metrekare uygulamasına baktığınızda bu kurtarmaz. Yan yana oturacaklarsa virüs bulaşma riski olmayacak mı? AVM’lerde işletmelerde 8 metre kare kuralına uyup uyulmadığını nasıl denetleyeceksiniz? ‘İnsanlar kendini korusun’ düşüncesi varsa bu doğru değil. O zaman en baştan bu tedbirler alınmasaydı ve insanlar o zaman kendini korumaya başlasaydı. Demek ki çözüm bu değil. Hele bizim insanımız için hiç değil. Bana göre 1 Haziran’da başlatılan yeniden normalleşme süreci sönmek üzere olan yangına müdahaleden vazgeçilmek gibi oldu. Oysa oradaki birkaç küçük alev o yangını yeniden büyütmeye yeter de artar bile… Devrim Otomobili için Cemal Gürsel’in ‘Batı kafasıyla otomobil yaptık, doğu kafasıyla benzin koymayı unuttuk’ sözünde olduğu gibi virüsle mücadelede gelinen son durum. Üstelik başlangıcımız batı kafasından bile ileriydi ama finali doğu kafası gibi yaptık maalesef. Umarım ben ve benim gibi düşünenler yanılır ve vaka sayısında yeniden artış yaşanmaz… Bu saatten sonra en büyük temennim bu…
|
||
Etiketler: SONUNU, GETİREMEDİK, |
|