01 Temmuz 2025 - Salı
ÇALIŞTAYLA ŞEHİR KURTARILMAZ
.
Yazar - Cengiz Doğan STRATEJİK ANALİZ
Okuma Süresi: 4 dk.

Cengiz Doğan STRATEJİK ANALİZ
-
“Teorik bilgi sahaya inmediği sürece; felaketin adı ihmal, sonucu ise cinayet olur.”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi, 2019 yılında büyük bir vizyonla yola çıktı. İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen “Deprem Çalıştayı”, tam 650 akademisyeni, uzmanı, kurum temsilcisini bir araya getirdi. Sayfalarca rapor, onlarca oturum, bilimsel analizler… Etkileyiciydi. Kâğıt üzerinde.
Aradan geçen 6 yılda, o raporlar ne oldu? Tozlu raflara mı kalktı, vitrin süsü mü oldu?
Bize söylenen hep şu: "Hazırlıklıyız."
Peki, neye hazırlıklıyız?
Afetle yaşamaya mı?
Felaketten sonra açıklama yapmaya mı?
Yoksa sosyal medyada "geçmiş olsun İstanbul" demeye mi?
İstanbul, sadece bir deprem riskiyle değil, aynı zamanda kronik bir yönetim zaafiyetiyle karşı karşıya.
Kentsel dönüşüm lafla olmuyor. Çalıştayla hiç olmuyor. Zemin etüdü yapılmamış sokaklarda, kaçak yapıların arasında yaşanan yüz binlerce İstanbullu için “strateji belgesi” teselli değil, trajediye hazırlık demektir.
Haziran 2025’te CHP İstanbul İl Başkanlığı bir kez daha benzer başlıklarla bir çalıştay düzenledi. Yine akademisyenler, yine konuşmalar, yine güzel tespitler... Ama yine sahaya yansımayan koca bir retorik.
Maltepe Belediye Başkanı Esin Köymen’in Haziran 2025’teki çalıştayda söylediği şu sözler kayda değer:
“Afetler doğal değil, ihmal sonucu afete dönüşen olaylardır.”
Çok doğru bir tespit.
Ancak sayın başkan, o ihmallerin ortasında Maltepe de var. Tapu ve imar sorunlarıyla boğuşan, ruhsatsız yapıların altında yaşayan insanlar her gün biraz daha risk altında. 40 yıllık plan sorunlarının çözümü, defalarca “hallettik” denmesine rağmen neden hâlâ yerinde sayıyor?
2019’da Ali Kılıç döneminde kurulan kentsel dönüşüm şirketi ne yaptı?
Kaç bina dönüştü?
Kaç riskli yapı tespit edildi?
Yıkılan kaç bina yerine yenisi yapıldı?
Bir yandan kongreler, bir yandan sahil konserleri, yazlık sinema etkinlikleri, boğaz turları… Renkli bir belediyecilik görüntüsü.
Ama zemin renkli değil; zemin çürük.
Ve bir gün o çürük zeminin üzerine kurulan bu gösterişli sahne çöktüğünde, altından sadece beton değil, vebal de çıkacak.
Kusura bakılmasın ama belediyeler artık popülerlik yarışına girmiş durumda. Her gün bir etkinlik, her gün bir görsel şölen…
Ama asıl sorumluluk olan altyapı, yapı güvenliği, afet hazırlığı gibi konular “sıkıcı” bulunduğu için hep öteleniyor. Çünkü oy getirmiyor. Çünkü sosyal medyada parlamıyor.
Ancak unuttukları şey şu:
Deprem geldiğinde konser alanı da çökecek, o afişler de yırtılacak, o sosyal medya gönderileri de silinecek. Geriye yalnızca enkaz ve ihmaller kalacak.
İşte bu yüzden çalıştay düzenlemek yetmez.
Uygulamak gerekir.
Bilim insanlarını sadece protokolde ağırlamak değil, söylediklerini sahada hayata geçirmek gerekir.
Deprem bir doğa olayı.
Ama binlerce insanın ölmesi bir kader değil, ihmaldir.
İstanbul gibi bir metropolde hâlâ kentsel dönüşümün sürüncemede kalması, bu ihmali bile isteye devam ettirmektir.
Bu kent artık rapor değil, sonuç görmek istiyor.
Afet raporları değil, güçlendirilmiş yapılar.
Fotoğraf veren değil, sorumluluk alan yöneticiler.
Konuşan değil, yapan insanlar.
Ama çalıştay haberlerini okudukça
Mazhar Fuat Özkan’ın dillere pelesenk olmuş şarkısı “Ali Desidero”daki o sözler geliyor aklıma:
"Teoride" desen zehir gibi, "pratik" dersen sallanmakta
Bazen "ben hümanistim" diyor, bazen rasyonalist oluyor
Değişik bir psikoloji, bir felsefe: idiotloji
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları